Selamm :)),
Okuduğum kitaplar hakkında yazmak istiyordum bir süredir, ama en son yazdığım edebi eleştiri lisede kaldığından, bekleme listesinde bekliyorlardı. Bu hafta ne yazayım diye baktığımda ise yazmak istediğim şeyler ile okuduğum kitaplar arasında paraleller görmeye başladım.
Yazmaya başlayınca biraz beklediğimden uzun çıktı ve zamanım kalmadı. O yüzden bu hafta çoğunlukla bir tane paralel hakkında: Internet sitem ve okuduğum, konu ile alakalı kitap. 😀
Ama Önce Haftaya Biraz Mutluluk
Şuan okumaya zamanınız yoksa, size önden kısa bir mutluluk dozu:
Mutluluğun Data Analizi
İsviçreli Bilim İnsanları Bir takım meraklı araştırmacı 10 bin insana onları son zamanlarda mutlu eden 10 şeyi tek cümle halinde yazmalarını istemişler ve HappyDB diye bir mutluluk database’i kurmuşlar. Linkte paylaşacağım ilginç internet vatandaşı ise almış bu datayı ve “insanları ne mutlu eder”i incelemiş ve görselleştirilmiş.
Counting Happiness and Where it Comes From | FlowingData
“Aytaç’tan email geldi” bu cümlelerden biri olur muydu? 😛 Görsele baktıkça ilginç gözlemler çıkıyor. Aslında çıkarım yapması kolay bir görsel değil ama konu da kolay bir konu değil ki şimdi.
Benim en beğendiğim kısmı büyük baloncukların hepsine baktıkça dünya üzerinde birbirinden farklı hayatlar yaşayan bir sürü insanın, birbiri ile ne kadar ortak noktası olduğunu görmek. Küçük baloncukları gördükçe de mutlu olunacak aslında ne kadar çok farklı şey olduğunu.
İnternet Sitesi
İnternet sitemin ilk versiyonu online! Önce çalışan bir site yapayım, sonra adım adım iyileştiririm dedim. Dolayısıyla aytacisik.com ‘a beklerim. (Bunu websitemde okuyorsanız zaten doğru yerdesiniz.) Bütün yazıları orada da bulabilirsiniz. Google Grup maillerine konan 8 MB’lık sınırdan kurtulduğum için orada yazılar, resimler, videolar, gifler daha güzel duruyor tabi. Beni site yapmaya iten en son şey Austin Kleon’un kitabı Show Your Work.

Negatif
Daha önce de bahsetmiştim, interneti kullanma şeklimiz üzerine bolca düşüncem ve sorunum var. Bir ödev olarak, sosyal medyanın insanların kimliği üstündeki etkisi üzerine yazdığım 2500 kelimelik bir makalem bile var. ((Okumanızı asla tavsiye etmiyorum, Erasmus’ta dersi geçmek için 1 günde yazdığım, lafı bolca gevelediğim bir dönem ödevi zira. Merak ederseniz ana fikrini anlatırım.)) Ödeve geri bildirim olarak hoca “makalen cevapladığı soru miktarından daha fazla yeni soru üretiyor” yazmıştı. Bir makalede istenen şey bu olmasa da, bu geri bildirim kafamda yaşadığım tartışmayı gayet güzel betimliyordu. Ve o sırada daha instagramda her 3 resim başına en az 1 reklam görmüyorduk ve takip etmediğiniz insanlardan gönderileri önünüze sokulmuyordu. Neyse, oraya girmiyorum. 😅
Bu düşüncelerin yanında en sevdiğim komedyenlerden birinin Bo Burnham olması da “niye her şeyi paylaşıyoruz ki?” gibi bir çok soruyu tetikliyor benim için. Bo Burnham’ın da şu parçasını da bırakıyorum.
Pozitif
Bu kadar aksi yönde düşünceme rağmen, bir kitap okudum ve önce bir blog yazmaya başladım, şimdi de teoride herkese açık bir internet sitesine koyuyorum. Bu kitap ile yazar, kendini paylaşmayı ya da kendini öne çıkarmayı sevmeyen insanlar için kendini ortaya koyma rehberi yazmış. Size örneklerle neden bunu yapmanın önemli olduğunu ve nasıl sağlıklı bir mantık ile yapabileceğinizi anlatıyor. Beni en çok etkileyen argümanlarından üçü:
“Make stuff you love and talk about stuff you love and you’ll attract people who love that kind of stuff. It’s that simple.”
“Show your work, and when the right people show up, pay close attention to them, because they’ll have a lot to show you.”
“You can’t find your voice if you don’t use it.”
― Austin Kleon
Kitap benim kafamdaki özetinde diyor ki: Görüp geçmeye odaklı değil de, söylenen şeyler üzerine tartışılabilecek bir platformda, yaptığınız ya da önemsediğiniz şeyleri anlamlı bir şekilde paylaşırsanız, sizin gibi şeylerle ilgilenen başka insanlara, kendinizi bulunabilir hale getirirsiniz, ve buradan çıkacak değerli paylaşım ve fırsatlara kapı açmak lazım bu internet devrinde. Benim için geçen hafta paylaştığım reddit hikayeleri bile bu fırsatlara örnek.
Siteyle ilgili daha planlarım var şuan oldukça basit bir halde. Adım adım kendimi deneyerek başlıyorum. Önce burada haftalık aklımdan geçen ya da ilginç deneyimlerimi paylaştığım blog ile başladım. Şu ana kadar hoşuma gitti, devam ediyorum ((dedi aylarca ara verdikten sonra😅)). Bunun yanına site üzerinde ikinci bir kısım açıp daha profesyonel bir sayfam da olsun istiyorum. İşte üzerinde çalıştığım ya da öğrenmeye çalıştığım şeyler üzerine. Bakın bu insan olan Aytaç, bakın bu da profesyonel olan Aytaç gibi. Üçüncü bir bölüm olarak da çektiğim fotoğraf ve GoPro videolarımı paylaştığım bir kısım düşünüyorum.
Site hakkında her türlü tavsiye, geri bildirim vs oldukça hoşuma gider. Yeniyim oldukça bunda. Bir şeyler çalışmıyor bile olabilir. Bahsi geçmişken, aynısı yazdıklarım, konular ya da yazış tarzım vs için de geçerli.
Güzel haftalar!
Sürç-i klavye ettiysem affola.
06.09.2021